YILLAR GEÇTİKÇE DEĞERİ DAHA İYİ ANLAŞILIYOR

 

amerikaya-boyun-egene-yuh

+Anlık fotoğraf karelerine bakarak değerlendirmeler yapmak, sıradanlıktır. Bakınız, yukarıdaki fotoğraf da anlık bir karedir. Bu fotoğrafı, “Bush, Ecevit’in önünde eğildi” demek için değil, anlık fotoğraf karelerinin bir anlam ifade etmediğini göstermek için yayımlıyorum. Ecevit, bu fotoğraf karesiyle değil, yazıda özetlediklerimle anılan ve anıtlaşan bir liderdir.

Türk siyaset ve devlet adamlığının yüz akı olan Bülent Ecevit’in değeri yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O nedenle onu, bugün her zamankinden daha çok özlüyoruz.

2002’de “Ecevit gitsin” diye kampanya yapanlar bile bugün, bin-pişman!

Ecevit ki, hiçbir zaman koltuk sevdalısı olmamıştı. Türkiye’de seçimle geldiği koltukları kendi iradesiyle -çok kere- bırakan tek liderdi. Kimsenin, “çekil git” deme küstahlığını göstermesine gerek yoktu! Son iktidarı döneminde gitmek istememesinin nedenleri bugün daha iyi anlaşılmıyor mu?

Bu vesileyle bir konuya açıklık getirmek istiyorum:

Ecevit, yaşamının her evresinde “inançlara saygılı laikliği” kendisine ilke edinmiş, dolayısıyla “her dindarı potansiyel mürteci görmemiş” bir solcudur. Ancak, hüzünle görüyoruz ki, yıllar önce yaptığı bazı açıklamaları, bu çerçevenin dışında irtibatlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu, Ecevit’e yapılan en büyük haksızlıktır.

Çünkü Ecevit, sapına kadar Atatürkçü’dür, laiktir, cumhuriyetçidir, demokrattır. “Ulusalcı demokratik sol, Atatürk’ün yoludur” diyen odur. “İnançlara saygılı laiklik”, “ulusal sol” ve “ulusal birlik” gibi “tam demokrasi”yi de partisinin temel ilkelerinden biri hâline getiren yine odur.

SOKAKLARA BİLE ÇIKARDI

Yaşamı boyunca darbelerin tümüne karşı çıkan, dahası, karşı çıkmakla yetinmeyip direnen ve herkesin pustuğu-sindiği bir süreçte hapislere düşme pahasına mücadele eden Ecevit, eğer bugün yaşıyor olsaydı, 15 Temmuz’da yapılan kanlı Fetö darbe girişimine de hiç tereddüt etmeden şiddetle karşı çıkardı. Hatta ilerlemiş yaşına karşın sokaklara bile çıkardı.

Ecevit, sadece kendisine oy verenlerle ölçülen biri değil, oy vermeyenler tarafından da sevilip takdir edilen ve saygınlığından hiçbir zaman fire vermeyen bir devlet adamıdır. Ecevit’in en yakınında bulunma şansını yaşamış birisiyim; onun son “genel sekreteri”yim… Dolayısıyla, partimize gelen bu içerikteki sayısız mesaja bizzat tanıklık ettim.

O, tek kelimeyle “muhteşem” bir insandı… Onu, özellikle AKP’lilerin yaptığı gibi, bir Amerikan liderinin karşısında “el pençe divan durmak”la itham etmek de çok büyük haksızlıktır, insafsızlıktır, vicdansızlıktır!

Çünkü, bütün dünya biliyor ki, Amerika’nın Türkiye’ye dayattığı haşhaş ekimi yasağına karşı direnen Ecevit’tir. Amerika’nın baskılarına karşın Kıbrıs’a çıkarma yapılmasını sağlayan Ecevit’tir. AB yetkilileri, Türkiye ile ilişkilerinde Kıbrıs’tan şöyle bir söz edince, AB’ye anında resti çeken yine Ecevit’tir. Amerika’nın, Irak’ı işgâl etmesine kararlılıkla direnen ve bu nedenle koltuğundan edilen de yine Ecevit’tir.

Anlık fotoğraf karelerine bakarak değerlendirmeler yapmak, sıradanlıktır. Bakınız, yukarıdaki fotoğraf da anlık bir karedir. Bu fotoğrafı, “Bush, Ecevit’in önünde eğildi” demek için değil, anlık fotoğraf karelerinin bir anlam ifade etmediğini göstermek için yayımlıyorum.

Ecevit, bu fotoğraf karesiyle değil, yukarıda özetlediklerimle anılan ve anıtlaşan bir liderdir. Onun içindir ki, onu her zamankinden daha çok özlüyoruz. Bu vesileyle “Özlüyoruz Karaoğlan” şiirimi, bugün bir kez daha yayımlıyorum:

ÖZLÜYORUZ KARAOĞLAN

Sana ihtiyacımız var
Özlüyoruz, Karaoğlan!
Görecek çok işimiz var
Karaoğlan, Karaoğlan!

Işık tuttun yolumuza
Sen girdin kolumuza
Güç verdin “sol”umuza
Karaoğlan, Karaoğlan!

Sensiz umudun adı yok
Sensiz baharın tadı yok
Sensiz günün muradı yok
Karaoğlan, Karaoğlan!

Onca derdi nasıl çektin?
Nasıl direndin, direttin?
Fidanları sen yeşerttin!
Karaoğlan, Karaoğlan!

Sabah akşam el eyledik
Seni bize gel eyledik
Gözlerimiz sel eyledik
Karaoğlan, Karaoğlan!

Adın yazıldı dağlara
Sevgiler ektin bağlara
Ufuklar açtın çağlara
Karaoğlan, Karaoğlan!

ADSIZ’ların yüreğisin
Gönüllerin ereğisin
AK GÜNLER’in gereğisin
Karaoğlan, Karaoğlan!

ADSIZ OZAN AVŞAROĞLU-SÜLEYMAN YAĞIZ

Ankara, 2006

Add a Comment