İSLÂHİYE, DELİ RÜZGÂR, DİNAMO VE SÜRGÜN

 

Doğum yerim olan Gaziantep’in İslâhiye ilçesinde yaşayan Şanlıurfa-Birecikli kardeşimiz Hanifi Yüksel, (artık o benden daha fazla İslâhiyeli sayılır) Facebook’taki sayfasında bir gün İslâhiyelilere, “İslâhiye denilince aklınıza ilk ne geliyor?” diye sormuştu.

Ben de şu yanıtı vermiştim:

“Deli rüzgârı geliyor aklıma. Şimdi şehir yoğunlaşması nedeniyle belki eskisi gibi değildir.

40 kuşağının şair ve romancılarından, rahmetli Hasan İzzettin Dinamo İslâhiye’ye sürgün edilmiş… Kendisiyle 23 yaşında (1973) iken tanışmıştım… ‘O deli rüzgâr hâlâ duruyor mu?’ diye espri yapmıştı…”

***

Dinamo Usta çok üretken bir yazardı. Toplamı 15 cilt olan KUTSAL İSYAN ve KUTSAL BARIŞ adlı kitapları, eserlerinin en başta gelenleridir.

“Kutsal İsyan”da “Ulusal Kurtuluş Savaşı”nı romanlaştıran Dinamo, “Kutsal Barış”ta da  savaş sonrası Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu “Yeni Türkiye Devleti”ni anlatmaktadır.

***

Dinamo, “Berçenekli Âşık Mahzunî” adlı kitabımla ilgili olarak da Cumhuriyet’te bir değerlendirme yazısı yayımlamıştı; 1976’da.

O yıllarda sanat-edebiyat çevreleri halk ozanlarına gereken ilgiyi göstermiyorlardı. 

Dinamo, bu açıdan da farklıydı; kitabımla ilgili yazması da bunun kanıtlarından biriydi.

***

Dinamo denilince akla ilk gelenlerden biri de “sürgün”dür. Yazımın başında belirttiğim gibi, İslâhiye’ye sürgün edilmişti.

Eserlerinin arasında “SÜRGÜN ŞİİRLERİ” adını taşıyan bir kitabı da vardır. (1975’te May Yayınları yayınlamıştı.) 

Bir yerinde şöyle diyor, Dinamo:

“Kâtil değilim çok şükür/Elimi bulamadım hiçbir vakit kana/ Bir leke sürmedim vatana// Öyle geliyor ki bana/ Kendi isteğiyle gitmemişse/ Cennet bile sürgün yeridir insana.” (s. 40)

***

Dinamo Usta’nın bu dizelerini çok severim.  Okudukça, kendi iç dünyamı daha yoğun hissederim. Çünkü ben de “kâtil değilim” ama “sürgün” edilenlerden biriyim.

İstanbul’dan Ankara’ya sürgün edilmiştim. Havanın dondurucu soğuk olduğu bir  kış gününde; 1974 yılında.

Suçum, çalıştığım işyerine sendika sokmak ve “işçi baştemsilcisi” olmaktı!

“Ankara da sürgün yeri olur mu?” diye düşünenler olabilir. Ama yanıtı Dinamo  veriyor:

“Kendi isteğiyle gitmemişse/ Cennet bile sürgün yeridir insana.”

***

Sürgün hayatı zordur. 

İnsana yeni külfetler yükler.

Fakat insanı mahsun (dayanıklı) bir mahzun da (üzgün, tasalı, kaygılı) eder; Âşık Mahzunî gibi… 

Yeri gelmişken belirteyim; Mahzunî’nin adını bazı kimseler Mahsunî diye yazıyor, söylüyor. 

Doğrusu, Mahzunî’dir.

Bu da ayrı bir konu…

Dileğim, yeni sürgünler olmamasıdır.

Add a Comment