YİNE HATIRLATIYORUM: İFTİRA BÜYÜK GÜNAHTIR!


°
Süleyman YAĞIZ
°
İftiranın günah olmasıyla ilgili olarak Ahzab Suresi’nin 58. Ayeti’ni hatırlatmıştım, bir ara… Şöyle:
“İnanan erkek ve kadınları yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.”
Bu kez de Nisa Suresi’nin 112. Ayeti’ni hatırlatıyorum. O da şöyle:
“Kim bir yanılgıya düşer veya  günah işler de sonra onu suçsuz birinin üzerine atarsa apaçık bir iftira ve günah yüklenmiş olur.”
***
AKP yöneticilerinin bu ayetleri bilmediklerini düşünemiyorum.
O nedenle yalan olduğunu bile bile “Oyumuzu çaldılar” iftirasında bulunmalarına bir anlam veremiyorum!..
Oysa iftira, öyle böyle değil, büyük günahlardan!.. Bu da “kul hakkı yeme”ye giriyor!..
Buna karşın yalanda ısrar ediyorlar!
***
Ortada, YSK’nın kendisinden kaynaklanan bir hata var.
Ne seçmenin, ne de seçilen İmamoğlu’nun ve partisinin suçu var.
Nitekim, 31 Mart seçiminin iptal edilmesi kararına muhalefet şerhi koyan 4 hâkim de bunun altını çizdi. Örneğin bunlardan biri (Cengiz Topaktaş) aynen şöyle dedi:
“Seçmenlerin sandık kurulunun oluşumuna itiraz etmeleri ve sandık kurulunun nasıl oluşturulduğunu bilmeleri mümkün değildir.
Seçmenler Anayasa gereğince kendilerine tanınan seçme hakkını kullanarak oy vermişlerdir. Sandık kurulunun oluşumunda bir hata varsa bunun sorumluluğu seçmenlere yüklenemez.”
***
YSK’nın gerekçeli iptal kararının hiçbir yerinde oyların çalındığında ilişkin bir ifade yok.
Seçimlerin iptal edilmesi yönünde oy kullanan 7 hâkim bile böyle bir iddiada bulunmuyor.
Buna rağmen koca koca adamlar, “Oyumuzu çaldılar” demeye devam ediyor!
Bunlar, yalanı, nasıl içlerine sindiriyorlar, inanın, bir türlü anlayamıyorum!
***
Aslında, ortada bir hırsızlık var…
Ama bu hırsızlık, AKP adayının oylarının çalınması değil, tersine, İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınmasıdır, gaspedilmesidir.
Çünkü, İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş Başkanı’dır.
Mazbatasının iptal edilmesi bir hukuk skandalıdır!
Hırsızı başka yerde aramaya gerek yok!..
***
Kurucu kadrosunda yer aldığım Takvim Gazetesi’nde yazarken bir gün okuyucularıma şöyle demiştim:
“Ben TARAFLI bir yazarım. Ama değil bir cümle, bir kelime bile yalanımı bulursanız bu kalemi bırakırım.
Ama yanılırsam, siz de beni uyarırsanız özür dilerim.”
Milletvekili olduktan sonra da yazmaya devam edince bu sözümü yinelemiştim…
Çünkü yalan, çok kötü bir şeydir!
Allah kimseyi yalana muhtaç etmesin!
Ama bugün bakıyorum da dindar-muhafazakâr geçinenlerin en önde gelenleri bile yalansız edemiyor!..


NOT: Takvim Gazetesi’nin kurucusu, değerli ağabeyim TEVFİK YENER’dir. Bana ve bazı arkadaşlarımıza da kurucu kadrosunda görev vermiştir.

Add a Comment